12 yıl okuyoruz, her yıl onlarca sınava girip diploma alıyoruz ama istediğimiz üniveristeye gidip istediğimiz eğitimi alamıyoruz.
İyi bir liseye, iyi bir üniveristeye girebilmek için ayrıca merkezi sınavlara giriyoruz.
12 yıl okuyoruz ama öğrenemiyoruz! Bu nedenle merkezi sınavları (LGS, LYS, ÖSS) kazanmak için Dersanelere gidiyoruz!
Yıllarca tomarla para verip, gençliğimizi harcayıp 5 şıkkın arasında gidip geliyoruz. Ülkeden, dünyadan, habersiz hayatı 5 şıktan ibaret zanneden insanlar oluyoruz... Kitap denince aklımıza soru bankaları, konu anlatımları geliyor...
Merkezi sınavları kazanıp üniveristeye girip 4 yıl okuyoruz, başarılı olup diploma alıyoruz ama yeniden bir merkezi sınava (KPSS) girmeden devlet memuru olamıyoruz. Bu amaçla birkaç yıl daha yine dersanelere gidiyoruz.
Bu sırada yaşlanıyoruz, farkında olmadan hayatı kaçırıyoruz.
Ve nihayet yıllar sonra belki 24, belki 25, belki de 35 yaşında iş hayatına atılıyoruz...
Hayırlı işler, bol kazançlar!...
Sizce de bu işte bir gariplik, bir oyun yok mu?
DERSANE GARABETİ
İlk okuldan iş hayatına atılıncaya kadar en az okul kadar belki daha da fazla dersane garebetiyle uğraşıyoruz.
Nedir bu dersane garabeti? (Dersane garabetini çok yakından tanıyan biri olarak anlatayım da dinleyin)
1. Türk eğitim sisteminin içinde bulunduğu rezilliğin en açık ifadesidir dersane,
2. Tarikatın, cemaattin (Özellikle de Fethullah örgütlenmesinin) genç nesilleri zehirlemek için yararlandığı bir karşı devrim aracıdır dersane,
3. Türk gencini, 5 şıkkın arasına sıkıştırarak öğüten, Türk gencinin bütün dinamizmini ve yaratıcılığını tüketen bir zihin dondurma makinasıdır dersane,
4. Hırsızın, uğursuzun, tefecinin, uyanığın, kara para akladığı, bir karhanedir (kar edilen yer) dersane,
5. Velinin ve Öğretmenin sömürüldüğü bir kölelik sistemidir dersane,
ÇAĞDAŞ KÖLELER: DERSANE ÖĞRETMENLERİ
Öğretmenler kutsaldır; ama dersane öğretmenleri çok daha kutsaldır!
Hükümetin her üniveristede bir eğitm ve fen edebiyat fakültesi açmasıyla kontrolsüz bir biçimde sayıları artan öğretmenler, devlete atanamayınca haliyle geçinebilmek için kendilerini dersanelerin kucağında bulmaktadırlar.
Sadece para kazanmak amacı taşıyan dersaneler de "fabrika" mantığıyla, bol miktardaki bu eğitim emekçilerini alabildiğince sömürmektedir.
Tecrübesizlik bahanesiyle yıllarca asgari ücretle "stajerlik" yapmaya mecbur bırakılan genç öğretmenler, önce sabah 8 akşam 8 (hatta bazen gece10) dersanede soğuk etüt odalarında başı önde test çözmektedirler.Bu sırada öğretmeni " fabrika işçisi" olarak gören para babası dersanecilerin hertürlü baskısına maruz kalan genç öğretmen, dişini sıkarak stajerliğini tamamladıktan sonra haftada 30-50 saat arasında derse girmek zorunda bırakılmaktadır. Bazen günde 11-12 saat derse giren dersane öğretmeni, boş zamanlrında da etütlere ve ek derslere girmeye mecbur edilmektedir. Haftasonu da çalışmak zorunda bırakılan dersane öğretmeni haftada sadece bir gün tatil yapabilmektedir.
Yani 6 gün, sabah 8, akşam 8, günde ortalama 8-10 saat derse girmektedir dersane öğretmeni,
Hastalanma ve rapor alma hakkı yoktur dersane öğretmeninin,
Çoğu sigortasızdır dersane öğretmeninin,
İş güvencesi yoktur dersane öğretmeninin: Sözleşmelidir dersane öğretmeni, hiç bir geçerli nedene dayanmadan her an sözleşmesi fes edilebilir dersane öğretmeninin,
Sendikası yoktur dersane öğretmeninin,
11 ay çalışır ama 10 ay maaş alır dersane öğretmeni,
Soru yazar dersane öğretmeni; haftada 100, ayda 1000 soru; testlere, sınavlara, dergilere, hatta bazen gazetelere... Bu soruları karşılığında tek kuruş alamaz dersane öğretmeni...Ve bu soruları satar acımasız, gözünü para hırsı bürümüş dersane sahibi; soru bankası yapar, gazeteyle anlaşır satar bu soruları... Ve hiç Allah'tan korkmadan genç öğretmenin alınterinin, aklının, emeğinin ürünü olan o soruların parasını cebe indirir...
Çok gayretelidir, çok çalışkandır, çok fedekardır, işinde çok ustadır dersane öğretmeni: Dersinde adeta şov yapar, ona sadece öğretmen demek doğru değildir; o aynı zamanda bir tiyatro oyuncusur, bir tv spikerdir...
Öğrencileriyle arkadaş gibidir,bir can dostudur dersane öğretmeni,
Velilerle içli dışlıdır, veli toplantılarında tüm acılarını, dertlerini içine gömerek en temiz, en güzel giysileriyle, gülen yüzüyle çıkar velilerin karşısına dersane öğretmeni; çoğu zaman velileri hayran bırakır kendine....
Sadece derse, ek derse, etüde girmekle bitmez işi dersane öğretmeninin, velileri tek tek aramak zorundadır, öğrenci kayıtlarının artması için...İşini kaybetmemek için "sekreterlik" yapmaya mecburdur dersane öğretmeni,
Milli Eğitim Bakanlığı'nda üvey evlat muamelesi görür dersane öğretmeni,
Yaz tatili yoktur dersane öğretmeninin, Haziran'ın sonunda dersleri biter, Ağustos'un başında dersleri başlar dersane öğretmeninin,
Erken yaşlanır, erken bunalır, erken yorulur, erken sağlığını kaybeder dersane öğretmeni,
Özetle, çağdaş köledir dersane öğretmeni...
Cemaatçi, tarikatçi, mütahit, kalpazan, gözünü para hırsı bürümüş dersane patronunun iki dudağı arasındadır dersane öğretminin kaderi....
Anlayacağınız:
Öğretmen kutsaldır; ama dersane öğretmeni iki kere kutsaldır...
Sinan MEYDAN
18 Eylül 2010