İşte, Vural Savaş'ın Sözcü'deki köşesinde "BELGELERLE MEYDAN OKUMA" adını verdiği o yazı:
"Atatürk'ün bir ölüm yıldönümünü daha geride bıraktık.
2010 yılı Atatürk'e ve onun Cumhurbaşkanlığı yaptığı yıllarda olup bitenlere saldırıların en çok yoğunlaştığı bir yıl oldu.'Cumhuriyet Tarihi Yalancıları'nın böylesine çoğaldığı bir dönemi hiç yaşamamıştık.
Böyle bir dönemde bu yalanları üretenlerin maskelerini düşürecek ve bozguna uğratacak üç eserin birden yayınlanması muhakkak ki Atatürk'ün ruhunu şad etmiştir.
Birincisi: Turgut Özakman'ın Bilgi Yayınevi tarafından yayınlanan 'Cumhuriyet 2' adlı muhteşem eseri
İkincisi: Tevazu göstermeden söyleyeceğim, benim yine aynı yayınevi tarafından yayınlanan, bir ay içinde dört baskı yapan, 'Kemalizmi anlatan en güzel eser' diye anılacağına inandığım 'Kim Bu Hainler' adlı eserim
Üçüncüsü: Sinan Meydan'ın İnkılap yayınları arasından çıkan 'Cumhuriyet Tarihi Yalanları' adlı eseri...
***
Sinan Meydan, bu kitabı niye yazdığını şöyle açıklıyor: 'Elinizdeki kitap, 'Resmi tarih yalan söylüyor!..' diyerek cumhuriyet tarihine ve Atatürk'e saldırmanın moda haline geldiği bu günlerde tarihsel belge ve bilgilerle gerçekte kimin neden ve nasıl yalan söylediğini gözler önüne sermek için kaleme alınmıştır.'
Bu kitapta belgelerle cevap verilen Cumhuriyet tarihi yalanlarından bazıları!
* Kurtuluş Savaşı'nın başlamasında Atatürk'ün herhangi bir etkisi yoktur! Atatürk, Kurtuluş Savaşı'na sonradan katılmıştır!
* Vahdettin hain değil kahramandır!
* Kurtuluş Savaşı önemsizdir!
* Kurtuluş Savaşı antiemperyalist bir mücadele değildir! İngilizlerle savaşılmamıştır!
* Güney Anadolu'nun kurtarılmasında Atatürk'ün hiçbir etkisi yoktur!
* Çerkez Ethem hain değil kahramandır!
* I. İnönü Savaşı olmamıştır! Sonradan uydurulmuştur!
* Yazı ve dil devrimi Türkiye'yi tarihinden koparmış, insanları bir gecede cahil bırakmıştır!
***
İsterseniz bu çok önemli eserin 'Önsöz'ünden aldığım bir parçayı bilginize sunayım; siz kitabı alarak devamını okuyun:
"Osmanlı İmparatorluğu'nu adım adım bölüp parçalayarak yok eden emperyalizm, Türk ulusuna en ciddi darbeyi vurmaya hazırlanırken Anadolu'da Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde hiç ummadığı bir direnişle karşılaşmış, bu direnişe boyun eğmek zorunda kalmış, ve dahası, daha iyi sömürebilmek için, hep ortaçağ karanlığında hurafelerin bataklığında görmek istediği Türkiye'nin çağdaşlaşmasını büyük bir şaşkınlık ve endişe içinde izlemiştir.
Ancak emperyalizm hiç vazgeçmemiştir. Evet! Sıkıştıkça Türkiye'yi bölüp parçalamaktan vazgeçmiş gibi görünmüş, ama bilinç altında ve sümen altında hep Türkiye'yi bölüp parçalamaya yönelik planları saklı tutmuştur.Emperyalizm, dün Sevr projesi diye Türkiye'ye dayattıklarını, bügün 'demokrasi', 'insan hakları', 'AB uyum yasaları' ve 'BOP' olarak Türkiye'ye dayatmaktadır.
Örneğin dün Sevr Antlaşması'yla Türkiye'ye dayatılan Anadolu coğrafyasında bir Kürdistan ve Ermenistan kurma planı bugün başka adlarla Türkiye'ye dayatılmaktadır.
Özetle, aradan geçen 87 yıla rağmen emperyalizmin Türkiye üzerindeki 'böl, parçala, yönet' biçiminde özetlenebilecek olan planları pek de fazla değişmemiştir. Bu bir paranoya değil, gerçeğin soğuk yüzüdür!
Emperyalizm, dünyanın her yerinde 'silahla' yapamadıklarını 'siyasetle', 'parayla' ve 'toplum kontrolüyle' yapmayı denemiş ve genelde de başarılı olmuştur... Emperyalizmin niyetini ve yöntemini çok iyi bilen Atatürk, askeri zaferlerini; ekonomik, bilimsel ve kültürel zaferlerle 'taçlandıramayan' ulusların emperyalizmin baskısından asla kurtulamayacaklarını da çok iyi bilmektedir. Bu yüzden ısrarla 'tam bağımsızlık' demiştir.
Atatürk'ün sağlığında pusuda bekleyen emperyalizm, Atatürk'ün ölümünden sonra hemen harekete geçerek 1919-1938 yılları arasında yapamadıklarını 1938'den sonra yapmanın yollarını aramıştır. Bunun için de önecelikle ekonomi ve siyaseti kontrol etmeye çalışmıştır. Bir taraftan para vererek Türkiye'yi kendisine borçlandıran emperyalizm, diğer taraftan da Türk siyasetini kendi çıkarları doğrultusunda biçimlendirmiştir. Bu süreçte emperyalizm, içerdeki para düşkünü işbirlikçilerle, aydınlanmamış kitlelerle ve karşı devrimcilerle çok sıkı bir ilişki kurmuştur.
Asırlık planlarını Atatürk'ün sağlığında uygulama fırsatı bulamayan emperyalizm, Atatürk'ün ölümünden sonra, özellikle Atatürk ve çağdaş cumhuriyet düşmanı 'kadim yobazlarımızı' ve '2. cımhuriyetçi' liboşlarımızı kullanmıştır. Bunların bir kısmı emperyalizmin 'gönüllü hizmetkarıyken' bir kısmı da emperyalizmin 'paralı askerleridir'."
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Üzerinde yıllarca emek harcayarak, liboşun yobazın yalanlarını deşifre ettiğim CUMHURİYET TARİHİ YALANLARI adlı kitabımdan yaptığı bu uzun alıntıyla kitabıma dikkat çeken Sayın Vural Savaş'a tekrar teşekkür ediyor, saygılarımı sunuyorum...
NOT: Vural Savaş dışında yazılarında ve tv programlarında "Cumhuriyet Tarihi Yalanları" adlı kitabıma dikkat çeken Cumhuriyet Gazetesi Yazarı Hikmet Çetinkaya'ya, Yeniçağ Gazetesi Yazarı Hulki Cevizoğlu'na, Gazeteci-Yazar Banu Avar'a, Habertürk tv Programcısı Oylum Talu'ya, Cumhuriyet Gazetesi Yazarı Ümit Zileli'ye de teşekkür ediyorum...
Sinan MEYDAN
12 Kasım 2010