CHP, Kurultayı'nın yapıldığı gün, Kılıçdaroğlu'nun konuşması devam ederken CHP hakkında "Kılıçdaroğlu'nun Konuşmasında Altını Çizdiğim Noktalar"" adında bir yazı yazdım ve yazımda özetle "her ne olursa olsun, seçimlere 6 ayadan az bir zaman kala CHP'nin desteklenmesi gerektiğini" belirttim. Yazımın bütünündeki çıkış noktası, CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun "Lozana sahip çıkacağız" açıklamasıydı... Buradan hareketle "Lozan'a sahip çıkacağız" vaadinin, Atatürk'e ve Atatürk cumhuryetine, Türkiye'nin bağımsızlığına ve bölünmez bütünlüğüne sahip çıkmak anlamına geldiğini düşünerek, bu açıklamaları yapan Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP'ye saldırmanın, yaklaşan seçimler öncesinde AKP'nin ekmeğine yağ süreceğinin altını çizdim ve eskilerin deyimiyle "EHVEN-İ ŞER" yani KÖTÜNÜN İYİSİ misali CHP'ye en azından seçimlere kadar "şans tanımaktan" söz ettim...
Peki, neden böyle düşündüm:
1. Seçimlere 6 aydan az bir zaman kala, CHP'ye saldırmanaın Türkiye'yi uçurumun kenarına getiren AKP'ye daha fazla güç kazandıracağını düşündüm.
2. Bu düşüncelerimi dile getirdiğim sırada Kılıçdaroğlu'nun konuşması devam ediyordu, ama daha Parti Meclisi listesi veya herhangi bir isim açıklanmamıştı.Yani "resmin tamamını görmeden" acele hareket etmiştim...
3. Atatürk'ün dediği gibi, "En aşağı 7000 yıldır bu topraklarda var olan bu milletin", eninde sonunda bir çıkış bulacağını, yokoluşun eşiğinden döneceğini bilen, buna yürekten inanan biri olarak, bu çıkışa en büyük adayın CHP olduğunu düşündüm. Atatürk'ün "En büyük mirasım" dediği CHP'nin, Türkiye Cumhuriyeti'nin bağımsızlığında "Anadolu Rumeli Müdafaa-i Hukuk Grubu, I. Grup" olarak, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunda " Halk Partisi" olarak yeralan CHP'nin, bir şekilde "silkinerek" ülkeyi AKP KARANLIĞINDAN kurtacağını düşündüm, düşünmek istedim. Bu düşüncem, Baykal operasyonundan, CHP MKYK'daki bazı Amerikancılardan ve Kılıçdaroğlu'nun "bazı adımlarından" sonra zayıflasa da "siyasetin toplumsal koşullardan ve gerçeklerden kopuk" yapılamayacağını çok iyi bilen bir tarihçi olarak ve Kılıçdaroğlu'nun "samimiyetine inanmak isteyerek", yine de seçimlere çok kısa bir süre kala Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP'ye sahip çıkmak gerektiğini düşündüm, düşünmek istedim....Bu tamamen benim iyimserliğimdi tabi....
Üstelik, CHP üzerindeki Okyanus Ötesi Operasyonu bilen, bu konuları değerli gazeteci arkadaşım Banu Avar'la sıkça konuşan, yani Türkiye üzerinde oynanan oyunu bilen biri olarak yine de CHP'ye inanmak istedim. Çünkü ülkemin kurtulaşa ihtiyacı var ve ben herkesin satılacağına inanmak istemiyorum. Hele hele bu topraklaraki son bağımsızlık savaşının lideri Mustafa Kemal Atatürk'ün mirası bir partinin, genlerinden gelen bir ruhla, bir gün yeniden Müdafaa-i Hukuk diyeceğine inanamak istedim ve hala inanmak istiyorum...
Ama:
CHP, Kurultayı bitip, birkaç saat sonra CHP PM ve MKYK açıklanınca umutlarım iyice azaldı.
Çünkü, ortaya çıkan liste, öteden beri "BU CHP ELE GEÇİRİLDİ, DÖNÜŞTÜRÜLÜYOR", diyenleri haklı çıkaran bir tabloydu..
Evet! CHP, tabi ki herkesin partisi olmalı,
Evet! CHP, tabi ki "Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı" altında birleşen bütün "kimliklere saygılı olmalı",
Evet! CHP, tabi ki "laiklik çerçevesinde" bütün inançlara saygılı olmalı,
Evet! CHP, tabi ki "halkçı", "devrimci" olmalı,
Evet! CHP, tabi ki "bağımsızlığa" saygılı olunmak şartıyla "tüm ülkelerle ilişkide olmalı"
Ama; CHP; Kurtuluş Savaşı'nın en büyük siyasi gücü, devrimlerin uygulayıcısı, Atatürk'ün en büyük mirası, yani bağımsızlığın ve çağdaşlığın Türkiye'deki en büyük kalesi CHP, emperyalizme ve emperyalizmin yerli işbirlikçilerine asla teslim olmamalı...
Ama; son yaşanan gelişmeler, CHP'nin gerçekten de ELE GEÇİRİLİP, DÖNÜŞTÜRÜLMEKTE olduğunu ve dolaysısıyla genleriyle kavga etmeye başladığını göstermektedir:
CHP'yi, Cumhuriyetin kuruluş felsefesini anlamamış, benimsememiş, hatta bu felsefeye karşı olanlarla doldurmak,
Türkiye'nin bölünmenin eşiğine geldiği bu günlerde "ayrılıkçı Kürt hareketine" ses çıkarmamak,
80 Yıldır Türkiye'nin başına çullanan ABD güdümlü Siyasal İslamcılar gibi CHP'yi de ABD ve AB güdümüne sokmak,
Okyanus Ötesindeki Cemaat liderine "selam" göndermek,
Altı oklardan bazılarını "Millieyetçilik" ve "Laiklik" kırmak,
CHP'deki bu gelişmeler, sadece CHP'nin değil, Atatürk'ün kurduğu bağımsız, laik, çağdaş Türkiye Cumhuriyeti'nin de ele geçirilip dönüştürülmekte olduğunun işaretidir...
Ama; ben hala, 1919'da o kara günlerin anısına I. Meclis'in o ahşap kürsüsüne serilen kara örtüyü, Anadolu'yu düşmandan temzileyerek kaldıran Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nden, Kuva-i Milliye ruhundan doğan CHP'nin, eninde sonunda genlerine yenik düşüeceğine ve bir gün yeniden YA İSTİKLAL YA ÖLÜM diyeceğine inanıyorum...
Ama umarım, bunun için çok geç olmaz!...
Not: Kılıçdaroğlu'nun konuşması devam ederken, CHP Parti Meclisi listesi ortalarda yokken yazdığım ve sadece Kılıçdaroğlu'nun konuşmasını analiz ettiğim kısa bir yazıya bakarak, bugüne kadar 10.000 sayfaya yakın 10 kitap yazmış biri olarak "ölüm tehditlerine varan saldırıları" hak ettim mi bilmiyorum!
Evet, o yazıyı yazmakta acele ettim, yanıldım, iyimserliğime yenik düştüm...ama hakereti, düşmanca saldırıları hele dele "bizden dediklerimden" hiç hak etmedim...
Keşke bir kere daha yanılsam, bu sefer de Kılıçdaroğlu ve CHP yanıltsa beni...
Bugüne kadar olduğu gibi bugünden sonra da "öleceğimi bilsem de sözümü sakınmayacağımı" ve "hata yaptığım zaman özür dileyeceğimi" herkes bilmelidir....
Sinan Meydan'ın "düşmesini" bekleyen "Atatürk düşmanları" daha çok beklemek zorunda kalacaklar...Allah izin verdikçe, devamlı öğrenerek, hatalardan ders alarak "ülkem için" çalışmaya devam edeceğim...
Sinan Meydan
22 Aralık 2010.